Ekim 25, 2009

İRANLI BİR FELSEFE ÖĞRETMENİNİN KALEMİNDEN


Mart 2008de maillere düşen bir yazı . . .

Sevgili Turkiyedeki dostlarim ve kardeslerim,
Devrim sirasinda devrim muhafizlari tarafindan once tecavuz edilip, daha Sonrada ipe gonderilen cok sevgili kiz kardesim Mehtab'in anisina...
Bu mektubu sizlere yazmamdaki neden bizim 30 sene kadar once yasadigimiz o Talihsiz ve karanlik gunun Turkiye icinde yaklasiyor oldugunu gormem ve  bundan Daha derin olarak kalbimde hissetmem oldu. Turban yasasinin mecliste Onaylandigi tarihin Iran islam devriminin oldugu gune denk gelmesi kalbimde Bunun ilahi bir gucten gelen uyari fisegi oldugu hislerini uyandirdi ve bu Mektubu kaleme almaya karar verdim. Biliyorum hepiniz kalbinizde karanligin Otoritesini hissettiniz. Karanlik otorite gelmeden hissettirdi yaklastigini. Iran Islam devriminden 1 hafta kadar once Turkiye'ye gecen, uzun bir sure Burada yasayan ve daha sonra Kanada'ya iltica eden ve halihazirda bu ulkede Felsefe ogretmenligi yapan bir Iranliyim. Ataturk'un aydinlik Turkiyesini cok seviyorum ve yuregim kan aglayarak Iran'da "O gun" gelmeden onceki Olaylarin sanki bir tekrarini sinemada izliyor gibi Turkiye'de goruyorum.  Yobaz Karanliginda hunharca katledilen kiz kardesim anisina sizlere Yalvariyorum ki, sakin olmaz demeyin! Sakin Turk Ordusu oldugu surece olamaz Demeyin cunki asagida anlatacagim gibi o gun geldiginde tum Ordularin eli kolu baglanabilir. Bizim ailemiz Iran'da laik, sol goruslu ve Aydin bir aile idi. Devrimden 1 ay once bize bile soyleseler idi 1 ay sonra
Durum bu olacak diye biz bile guler gecerdik, "delimisin?" diye Sorardik belki de. Belki de derdik ki "Sah'in bu guclu ordusunu nasil Yeneceklerde Seriat karanligini getirecekler? ".
Sizlere once Iran Islam devriminin nasil gelistigini kisaca anlatmak  istiyorum
Cunki Turkiye'deki gelismelerle cok buyuk benzerlikler mevcut.
IRAN ISLAM DEVRIMINI BASARIYA GOTUREN AYAKLAR:
1-Buyuk kesimi fakirlesen halk dincilerin pencesine dustu. Bu halk yiyecek, Giyecek gibi ufak yardimlarla onlarin safina cekildi. Beyinleri yikandi ve Fakirliklerinin temelinde kirli ve dinsiz rejim oldugu benliklerine yazildi. Aclikla bogusan halk bu cehaletin pencesine kolaylikla dustu ve rejime
Dusmanlasti. (COK FAKIRLESEN TURK HALKINADA AYNI SEYLER YAPILIYOR)
2-Hep demokrasi ve ozgurluk dendi. Humeyni devrimi yapana kadar hep demokrasi Ve ozgurluk vaad etti. Bu sekilde bir cok sol goruslu insanlarida Kendi saflarina cekti. Bu insanlar devrim akabinde ipe giden ilk insanlar  oldu. (TURKIYE'DE HEP DEMOKRASI VE OZGURLUK DIYORLAR)
3-Emir komuta zincirinde yapilanmis olan din adamlari halki kontrol altina Aldi. (BASI ABD'DE YASAYAN MALUM TARIKAT'IN YAPILANMA BICIMI OLAN "ABI" YAPILANMASI BU EMIR KOMUTA SEKLIDIR VE DEVRIMIN EN ONEMLI AYAKLARINDAN BIRISI BU EMIR KOMUTA YAPILANMASIDIR. BU EMIR KOMUTA YAPILANMASI DEVRIMIN  HALK ORDUSUDUR VE DEVRIM SIRASINDA BU EMIR KOMUTA COK KISA ZAMANDA COK BUYUK KITLELERE EGEMEN OLUR.)
4-Kargasa ve kaos ortaminda askeri Kislalar basildi. Ellerinde Kur'an ile Kislalar ele gecirildi. (BU AYAGA COK DIKKAT EDELIM CUNKI DEVRIM SIRASINDA  TURK SILAHLI KUVVETLERINI ELE GECIRMENIN EN ANAHTAR AYAGI BUDUR.)

Turk silahli kuvvetleri bildigim kadari ile 600-800,000 kisiden olusan bir Kuvvetdir. Yanliz unutulmamasi gereken gercek bu ordunun ancak %0.1(Binde Bir) Lik bir bolumu rejimin muhafizidir. Yani harb okullarinda egitim gormus Subaylar ancak bu kadardir. Geri kalan %99.99 er rejim muhafizi Degildir. Onlar emirlere gore hareket eden vucut parcalaridir. Beyin olan ise Az sayidaki subaylardir. Iran devriminde kargasa ve kaos ortaminda Kislalari basan yobazlarin ellerinde Kur'an ile erleri gecerek direnen subay ve Komutanlari katlettiler. Burada kilit nokta ellerinde Kur'an ile harekete gecen Buyuk halk kitlelerine karsi erlerin silah kullanmakta zorlanacagi gercegidir. Zaten kullansalar bile cahil ve beyni yikanmis halk oyle bir kudretle  kislalara Saldirmistirki sonunda kislalar teslim alinmistir. O askerin actigi ates  sonucu Halktan cok olen olmustur ama sonucta bir noktada erler silah birakmak Durumunda kalmislardir. Erin kendi basina alacagi savas insiyatifi dusmana
Karsidir. Ama buyuk kitleler halinde ve ellerinde kur'an larla uzerine gelen Kendi halkina karsi bu kararliligi gostermesi mumkun olamaz. Yani er buna bir Noktadan sonra direnmez yada direnemez. Cunki o er karsisindakinin karanlik  bir Devrim yapacak olan insanlar oldugunu bilecek bilincte de degildir,  kaybedecegi Aydinligin ne oldugunu da. Bunu bilecek olan sadece subaylardir. Ve kanlarinin
Son damlasina kadar savasacak olanlarda bu Konuda aydinlanmis Turk subaylaridir. Ama yukarda bahsettigim uzre  onlar Ordunun sadece ve sadece en fazla binde birini teskil ederler. Yani devrimin
Asil savunucusu Turk ordusunun tumu degildir, sadece subay kademesidir ve Erlerin durdugu ve etkisizlestirildigi noktada o subay kademesinin yok edilmesi Kolay olacaktir. Iran'da ordu bu sekilde etkisiz hale getirilmistir. "Er Dusman isgali durumunda durmaz ve etkisizlestirilemez , sonuna kadar da Savasir, ama buyuk bir kudretle gelen kendi halki karsisinda durabilir."
Su asamada aldiklari bu buyuk ivme ve arkalarindaki cok buyuk gucler ile  onlari Normal yollardan durdurmak cok zor olacaktir. Ve bunlarin durdurulmadan hareket Edecegi her gun ivme ve guclerini artiracak ve isi zorlastiracaktir. Silahli Kuvvetler ne kadar erken hareket ederse o kadar iyi olur. Sonra gec olabilir. Silahli kuvvetlerin su veya bu neden ile eli kolu bagli ise ki oyle gorunuyor
Bu durumda silahli kuvvetler "O GUN" geldiginde kislarini nasil Muhafaza edeceginin planini cok iyi yapmalidir. Cunki kilit bu noktadir. Silahli kuvvetler etkisiz hale getirelemedigi muddetce devrim basariya ulasamaz. Bu nedenle her askeri kislaya normal erlerin haricinde kislalari kaninin son damlasina kadar savunacak "OZEL CUMHURIYET DEVRIM MUHAFIZLARI BIRLIKLERI" olusturulmali ve bunlarin boyle buyuk bir halk hareketine karsi erlerden once devreye girip, erler saskinliklarini uzerlerinden atana kadar catismaya girmeleri saglanmali ve burada kazanilacak vakit ile gerideki subaylar erlerin dagilmasinin onune gecmelidir. Yani ordunun esas gucu ve govdesi olan erlerin kontrolu  kesinlikle kaybedilmemelidir. İran ordusunun böyle bir hazırlığı olmadığı için gafil
avlandi.
Olusturulacak olan "OZEL CUMHURIYET DEVRIM MUHAFIZLARI BIRLIKLERI" yobazlar ile catisirken, erlerde uzerlerindeki saskinligi atacaklar ve subaylarin organizasyonu ile catismalara destek vereceklerdir. Olusturulacak "OZEL CUMHURIYET DEVRIM MUHAFIZLARI BIRLIKLERI" cok ozel egitilmeli ve de Ataturk'e ve devrimlerine cani pahasina savunacak sekilde inanmis olmalidirlar. Aksi halde basarisizlik kacinilmazdir. Cunki en son Lubnan'da gordugumuz uzre davasina inanmis bir kac yuz Hibullah Militani dunyanin en iyi ordularindan birisi olan israil ordusunu agir zaiyatlarla yenilgiye ugratti.
Sevgili dostlar ve kardesler, elimden geldigince sizleri bilgilendirmeye calistim cunki aydinligi savunmak durumunda olan sizler Iran'in gectigi bu karanlik tuneli anlamak durumundasiniz. Iran'in bu aci tecrubesi sizlerin uyanik olmasi icin bir sans olur umarim. Asagidaki birinci linkte Iran'in devrimin hemen oncesi goruntuleri ile hemen sonrasi goruntulerini bulacaksiniz. Orada goreceginiz uzre Iran devrim oncesi belki su anki Turkiye'den bile daha modern. Yani olmaz, olmaz demeyin. Ikinci linkte ise Devrim lideri Humeyni'ye kadinlarin siir okumasi. O linki vermemin nedeni ise o koltukta bir gun bugun ABD'de ikamet eden malum cemaatin basi olan sahsin oturabilecegi ihtimalidir. Aci ama sanki tarih tekerrrur ediyor.

Benim cok sevgili kiz kardesim Mehtab anisina yapabilecegim bu kadar. Elimden geldigince sizleri bilgilendirmeye calistim. Ama sizin geride kalan, aydinlik yarinlar bekleyen kizlariniz, kardesleriniz, cocuklariniz ve Mehtab'lariniz icin yapabileceginiz cok seyler var karanlik "O Gun" cokmeden once
Ataturk Turkiyesine. .. Yapabileceginiz ilk sey bu mektubu bildiginiz, tanidiginiz insanlara ulastirarak daha fazla insani uyandirmak olabilir. O  aci cok buyuk aci sevgili kardesler, anlatmak istemiyorum icinizi karartmamak  icin ama sevgili kardesim Mehtab keske bu dunyaya gelmemis olsa idi de "O
gun" o aci sonu yasamamis olsa idi o karanlik ve pis yobaz sehvetinin pencesinde. Allah sizleri ve Ataturk Turkiyesini korusun o yobaz karanliginin sevgili kardesim Mehtab'a gosterdigi aci sondan. Anlatamiyorum onu yobazlarin nasil katlettigini, elim varm iyor yazmaya, dilim gitmiyor anlatmaya...

Mohsen Yazd

Ekim 19, 2009

Zülfü Livaneli'den bir yazı


TÜRKİYE'NİN BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜYLE İLGİLİ TAHMİNLER

Bir çocuğun büyümesini, anası babası zor fark eder.Çünkü çocuk her gün gözlerinin önündedir ve bir günden ertesi güne değişiklik olmamaktadır. Çocuk hep aynı gibidir. Ama aynı çocuğu bir yaşında gören kişi, dokuz yıl sonra gelip de onun on yaşını sürdüğünü gördüğü zaman gözlerine inanamaz. Ve çocuğu tanıyamaz.Ülkeler için de durum böyle.

Her sabah kalkıyoruz, gazeteleri okuyoruz, işe gidip geliyoruz,akşam televizyonda haberleri izliyoruz ve ülkedeki büyük değişimi fark edemiyoruz. Her şey aynıymış gibi geliyor.
Oysa, Türkiye büyük bir hızla değişiyor, dönüşüyor,bambaşka bir ülke haline geliyor.
Bunu anlamanın en kestirme yolu, ülkeyi üç beş yıldır görmemiş birisinin tanıklığına başvurmaktır.İnanın bana, bütün samimiyetimle söylüyorum;
bir süre sonra Türkiye iyice tanınmaz hale gelecek..
Siz bile şaşıracaksınız.
***
Peki bu değişimin yönü ne? Bunu kısaca " muhafazakarlaşma, Orta Doğu ülkesi olma,
zenginleşme ve kalitesizleşme" olarak adlandırabiliriz.Dikkat edilirse bunlardan bazıları olumlu, bazıları olumsuz özellikler ama hepsi bir arada gerçekleşiyor.

Yani önümüzdeki yıllarda şöyle bir ülkede yaşayacağız:Gökdelenlerle ve alışveriş merkezleriyle dolu,lüks mağaza ve Lokantalardan geçilmeyen,yabancı şirketlerin Orta Doğu merkezlerinin bulunduğu bugünkünden daha zengin bir ülke. Yani bir çeşit büyük Dubai ya da eski Beyrut! Öte yandan; daha da hızlanmış bir cahilleşme, kültürsüzleşme, lumpenleşme süreci. Her önemli işin başında; liyakata göre değil.. tarikat ilişkilerine göre seçilmiş insanlar. Alabildiğine muhafazakar ve alabildiğine Amerikancı bir ülke.
İşte benim gördüğüm manzara bu.
***
AKP'nin önümüzdeki yerel ve ondan sonraki genel seçimleri de alacağını söylemek kehanet değil. Bunu herkes görüyor.Hatta beş yıl sonra Erdoğan halk oyuyla seçilmiş cumhurbaşkanı olacak, belki de Abdullah Gül'ü Başbakan olarak göreceğiz..Yani Türkiye en az on yıl daha AKP'nin elinde.Çünkü karşısında hiçbir güç yok.Koltuğunu kaybetmemek için uyuşturucu satıcılarını bile partisine üyekaydeden CHP başkanı, zaten AKP ile anlaşmalı olarak götürüyor bu sistemi. MHP deseniz, ortada.
***
Önümüzdeki günlerde AKP hükümeti,"PKK liderlerini teslim alan hükümet" olarak alkışlanacak.Orta Doğu'dan ve Batı'dan Türkiye'ye para akmaya devam edecek.
Laik kesim ise bir yandan giderek küçülecek,Bir yandan da yıllardır yaptığı gibi birbirini yemeye devam edecek.
***
Bu kadar büyük bir değişim sadece iç dinamiklerle başarılamazdı..Amerika'nın Orta Doğu meselesinde Türkiye'ye biçtiği rol, Uzun dönemli bir senaryoyla uygulanıyor.
İçteki aktörler de, siyasiler, basın, üniversite, iş alemi, aydınlar olarak rolün hakkını veriyorlar.
***
Peki on beş yıl sonra ne olur diyorsanız,Onunla ilgili bir tahminde de bulunabilirim.
Toplum, sistemli eğitimle dönüştürülmüş olacağı için,Cumhuriyetin kuruluş yılını bile hatırlayan kalmaz.
***
İsteyen bu yazıyı kesip saklasın ve eğer Türkiye başka türlü gelişirse, Beni utandırmak için suratıma çarpsın. Ama ne yazık ki bu pek mümkün görünmüyor.

ZÜLFÜ LİVANELİ

Ekim 03, 2009

Benim cumhurbaşkanım olsaydı...


BEN böyle "devlet adamı" görmedim. Sen kalk git kaldığı otele, Kral’ın dibine otur.

Öbürü de öte yanında...

Kral ortada.

İki gündür bekliyorum:

9 uçak, iki bin bavul, üç yüz gardırop ve altın tahtı ile gelen (iyi ki petrol kuyularını getirmedi) Kral’ın oteline giden ve sağına-soluna oturan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Başbakanı size "gurur" mu verdi, yoksa "hüzün" mü?

O zaman ben "Benim cumhurbaşkanım olamaz" dediğimde niye kızdınız?

*

"Benim cumhurbaşkanım"
olsaydı; Anıtkabir’i ziyareti reddeden, bu ülkeyi kuran insana saygı göstermeyi kabul
etmeyen bir Kral’a "Devlet Şeref madalyası" vermezdi.

Hem de 10 Kasım günü...

Mustafa Kemal;
son yüzyılda, İslam áleminin Batı emperyalizmine karşı tek onurlu ve şanlı zaferini kazanmış komutandır.

Kral ise;
Körfez savaşları boyunca, kendi topraklarını korumak için kutsal mekanların savunmasını dahi elinde bira kutusu olan Amerikalı askerlere bırakmış birisidir.

"Benim cumhurbaşkanım"
olsaydı....

Kimin koltuğunda oturduğunu bilir, en şerefli savaşın kahramanına saygı göstermeyen, kutsal toprakları ABD deniz piyadelerine bekleten bir Kral’ın oteline koşmazdı.

Kral,
görüşme salonuna Atatürk’ün resimlerinin asılmasını da kabul etmedi, kendi fotoğrafını astırmış, onun altına oturdular.

10 Kasım
nedeniyle tüm bayraklar yarıya indirilirken, Suudi Arabistan bayrağının yarıya indirilmesini de reddetti Kral.

Ama bizim "devlet adamları" doğru otele.

Biri sağında, biri solunda.

Ortada Kral...

Tepelerinde de, kendisi yetmiyormuş gibi fotoğrafı.

Ben ise televizyonda şeriat bayrağının altındaki öpücükleri sayıyorum; işte sırayla ve hasretle yumuluyorlar... Sağ yanak bir, sol yanak iki, sağ yanak bir kez daha, etti üç...

*

Ne yapacaksınız?

Abdullah Gül "Benim Cumhurbaşkanım"
olsaydı böyle yapmazdı.

Ben böyle "başbakan" ya da böyle "cumhurbaşkanı" istemem.

Benim de; en yüce değerlerimizi ayaklar altında paspas yapanları "reddetme" hakkım vardır.

Böyle yapmazdı "Benim Cumhurbaşkanım" olsaydı.

Bekir Coşkun – 13 Kasım 2007