Sevgili dostlar, bugün piyasaların kapalı olmasından da yararlanarak, sizlerle orta ve uzun vadede gördüğüm tehlikeyi paylaşmak ve sizlerin bu konudaki düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum. Nedir bu tehlike? Bana göre önümüzdeki dönemde, bütün senaryoların akışını etkileyecek tek bir temel soru var; 'Dünyanın yeni bir düzene doğru zorlandığı ortamda, Türkiye, kalkınma ve var olma stratejisini hangi temel kavram üzerine bina edecek...?' AB mi? ABD mi? Yeni bir strateji mi? Bu noktada cevabınızı duyar gibiyim; 'Türkiye'nin temel kavramları belli, aramaya ne gerek var... Size tamamen katılıyorum. Temelimiz ve yönümüz belli... Peki arayış ve binanın temeline inen bu kazma sesleri neden?
Sevgili dostlar, Ortadoğu'nun asker çizmesi ile ezilmesinin kesinleştiği, AB'nin var olma savaşı vereceği önümüzdeki dönemde; Türkiye AB hayali ile ulusal devlet kavramının yıpranmasına seyirci kalır hatta bilinçsiz bir şekilde teşvik ederse, başımıza neler gelebilir... Diğer bir ifadeyle; timsahlarla dolu bir nehirde, sağlam kayığımızı terk edip, süslü görünen gemiye binmeye çalışırsak, kayıktan da olur muyuz? Konuyu biraz daha açmak ve samimi düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Türk devrimi 1900'lü yılların başında kurulmak istenen sisteme başkaldıran ve o günden bugüne yeryüzü baronları tarafından hiçbir zaman affedilmeyen bir hareket. Diğer bir ifadeyle, sistemi delen ve bölgeye yerleşen farklı bir sistem. Peki çok mu bağımsız? ABD ve Avrupa etkisinde kalmış olduğumuz hatta doğrudan müdahaleler ile yönetildiğimiz dönemler olsa bile; Türkiye dünya üzerinde 'yok olma noktasından, örgütlü bir kavramlar birliğine geçişin' tek örneği...
Peki bu örnek yabancılar tarafından nasıl algılanıyor? Bakın, Almanya'nın önemli gazetelerinden biri Türkiye için neler diyor; "On yıl içinde Türklerin komşusu olan, üç güçlü politik sistem çöktü. Bu sistemler en az Türklerin Kemalist modelleri kadar güçlü inşa edilmiş görünüyorlardı. İran'da şah monarşisi, Sovyet komünizmi ve Yugoslavya'daki federatif Balkan yapısı. Bu devletlerin hepsi dinsel veya etnik çelişkiler yüzünden yıkıldılar. üstelik Türkiye'de hepsi var... Lenin'in devleti 73 yaşına basmıştı... Atatürk'ün Cumhuriyeti de hayli kritik olan 75. yaşına..." Bu noktada yorumu size bırakıyorum... Sevgili dostlar, 'bizi yaşatan ve devamlı kılan' kavramlarımızı ve bileşenleri, AB hayaliyle terk etmemiz ve sonunu düşünmeden yeni düzenlemeleri hayata geçirmeye çalışmamız... Diğer bir ifadeyle sorunlu ama bizim olan kayığımızı sonunu düşünmeden terk etme sevdamız...' Önümüzdeki dönemde bizi bekleyen en büyük tehlike...
Sonuç: Biz kendimizi ne kadar başarısız görsek ve gerçekten başarısız olduğumuz birçok alan olsa da; gözden kaçırmamız gereken çok net bir gerçek var. Bu gerçeği ben değil eski ABD Başkanı Clinton bakın nasıl ifade ediyor; "20. yüzyılın yarısı, Osmanlı mirası üzerinde şekillendi, 21. yüzyılın ilk bölümü de Türkiye'nin alacağı pozisyon ile şekillenecek..." Bu noktada 'Türkiye'nin mirası' demediği için şanslıyız...O noktaya henüz gelmedik... Önümüzdeki dönemde ABD Ortadoğu'da daha da sert ve hırçın bir yapı sergileyecek. Böyle bir dönemde, içeride 'asker-hükümet ilişkileri' gerilirken, sorgulamadan taraf olmak ve elde somut bir gerçek olmadan; 'AB hayaliyle Türkiye Cumhuriyeti'nin temeline su katmak' geri dönülmez yaralar açabilir...
Sonsöz: Bölgede rahatsızlık yaratan; 'Türkiye Cumhuriyeti' gibi güçlü bir kavram altında örgütlenmiş olmamız ve bu Cumhuriyet'i koruyacak ciddi bir silahlı güce sahip olmamız...
Sevgili dostlar, Ortadoğu'nun asker çizmesi ile ezilmesinin kesinleştiği, AB'nin var olma savaşı vereceği önümüzdeki dönemde; Türkiye AB hayali ile ulusal devlet kavramının yıpranmasına seyirci kalır hatta bilinçsiz bir şekilde teşvik ederse, başımıza neler gelebilir... Diğer bir ifadeyle; timsahlarla dolu bir nehirde, sağlam kayığımızı terk edip, süslü görünen gemiye binmeye çalışırsak, kayıktan da olur muyuz? Konuyu biraz daha açmak ve samimi düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Türk devrimi 1900'lü yılların başında kurulmak istenen sisteme başkaldıran ve o günden bugüne yeryüzü baronları tarafından hiçbir zaman affedilmeyen bir hareket. Diğer bir ifadeyle, sistemi delen ve bölgeye yerleşen farklı bir sistem. Peki çok mu bağımsız? ABD ve Avrupa etkisinde kalmış olduğumuz hatta doğrudan müdahaleler ile yönetildiğimiz dönemler olsa bile; Türkiye dünya üzerinde 'yok olma noktasından, örgütlü bir kavramlar birliğine geçişin' tek örneği...
Peki bu örnek yabancılar tarafından nasıl algılanıyor? Bakın, Almanya'nın önemli gazetelerinden biri Türkiye için neler diyor; "On yıl içinde Türklerin komşusu olan, üç güçlü politik sistem çöktü. Bu sistemler en az Türklerin Kemalist modelleri kadar güçlü inşa edilmiş görünüyorlardı. İran'da şah monarşisi, Sovyet komünizmi ve Yugoslavya'daki federatif Balkan yapısı. Bu devletlerin hepsi dinsel veya etnik çelişkiler yüzünden yıkıldılar. üstelik Türkiye'de hepsi var... Lenin'in devleti 73 yaşına basmıştı... Atatürk'ün Cumhuriyeti de hayli kritik olan 75. yaşına..." Bu noktada yorumu size bırakıyorum... Sevgili dostlar, 'bizi yaşatan ve devamlı kılan' kavramlarımızı ve bileşenleri, AB hayaliyle terk etmemiz ve sonunu düşünmeden yeni düzenlemeleri hayata geçirmeye çalışmamız... Diğer bir ifadeyle sorunlu ama bizim olan kayığımızı sonunu düşünmeden terk etme sevdamız...' Önümüzdeki dönemde bizi bekleyen en büyük tehlike...
Sonuç: Biz kendimizi ne kadar başarısız görsek ve gerçekten başarısız olduğumuz birçok alan olsa da; gözden kaçırmamız gereken çok net bir gerçek var. Bu gerçeği ben değil eski ABD Başkanı Clinton bakın nasıl ifade ediyor; "20. yüzyılın yarısı, Osmanlı mirası üzerinde şekillendi, 21. yüzyılın ilk bölümü de Türkiye'nin alacağı pozisyon ile şekillenecek..." Bu noktada 'Türkiye'nin mirası' demediği için şanslıyız...O noktaya henüz gelmedik... Önümüzdeki dönemde ABD Ortadoğu'da daha da sert ve hırçın bir yapı sergileyecek. Böyle bir dönemde, içeride 'asker-hükümet ilişkileri' gerilirken, sorgulamadan taraf olmak ve elde somut bir gerçek olmadan; 'AB hayaliyle Türkiye Cumhuriyeti'nin temeline su katmak' geri dönülmez yaralar açabilir...
Sonsöz: Bölgede rahatsızlık yaratan; 'Türkiye Cumhuriyeti' gibi güçlü bir kavram altında örgütlenmiş olmamız ve bu Cumhuriyet'i koruyacak ciddi bir silahlı güce sahip olmamız...
YİĞİT BULUT
14/06/2003 tarihli yazısından....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder